Kayıtlar

En Sevdiğim Yayınevleri - 2) Sel Yayıncılık

Resim
En sevdiğim yayınevlerinden kısaca söz ettiğim yazı dizisinin ikinci yazısı ile sizlerleyim. Bu hafta pazartesi günü yazı girişi yapamasam da bunu diğer haftaya ötelemeden bugün telafi etmiş oluyorum. Malum blog yazmak benim uğraştığım tek hobim değil o yüzden arada sırada takvimde aksamalar oluyor. Lafı daha fazla uzatmadan en sevdiğim yayınevlerinden ikinci sıraya koyduğum “Sel Yayıncılık”tan sizlere kısaca söz etmek istiyorum. Önceki yayınevi yazımı okuduysanız orada Ayrıntı Yayınları ’ndan söz etmiştim. Tıpkı Ayrıntı gibi Sel Yayıncılık da oldukça entelektüel ve kaliteli bir yayınevidir. Özellikle dünya edebiyatının en niş örneklerini dilimize kazandırması ve oldukça iyi çevirilerle bu eserleri okuyucular ile buluşturuyor olması Sel’in kitaplarını tercih etmemdeki büyük etken oluyor. Modern edebiyat kitapları okumak istediğimde veya aykırı yazarların kitaplarını okumak istediğimde yöneldiğim en önemli yayınevidir Sel. Bu da haliyle kitaplığıma Sel’in kitaplarından oldukça fazla kit...

Bir Cisim Yaklaşıyor...

Resim
" Everest'teki Plastik Karlar " adlı yazıma giriş cümlemde insanların komplo teorilerinde ne denli istikrar sahibi olduğundan bahsetmiştim. Bu söylemimin her daim arkasında oldum. Çünkü bizler bazı şeylerin mistik olmasını istiyoruz ve bu kafamızda tasarladığımız düşüncelere de kendimizi kaptırıyor ve daha da kötüsü başka insanlara da empoze ediyoruz. Bunun en büyük nedeni sanırım yaşamlarımızın sıkıcı olması diye düşünüyorum. Yoksa durduk yere saçma sapan fikirler üretip bunları gerçekmiş gibi dile getirmeyiz herhalde. Ya da toplum olarak mistik ve ruhani şeylere inanan bir yapımız varsa bu da elbette büyük bir etken oluyor. Sonuç olarak komplo teorileri birçok kişinin günlük sıkıntılarından sıyrılmasını sağlıyor ve vizyonsuz bir bakış açısı ile ufuk açıcı fikirlere sahip olduğunu sanan milyonlar bir anda türüyor. Özellikle bu komplo teorilerinin teknoloji camiasında çok fazla üretildiğini görüyorum. Büyük teknoloji firmalarının hemen hemen her ürettiği şeyi bir şekilde ...

Kitaplardaki Mekan Etkisi

Resim
Kitap okumak, birçoğumuz için bulunduğumuz yeri terk edip başka bir yerde, başka insanlarla olmak anlamına geliyor. Özellikle çok iyi yazılmış bir roman veya hikaye kitabı okuduğumuzda bu his ister istemez bizim aklımıza ve kalbimize yerleşir. Çünkü bulunduğumuz yer bizim rutinimiz olurken, okuduğumuz kitabın sayfasını açıp farklı bir hava koklamak bizim için macera olur. Özellikle şu salgın döneminde kitapların bir kez daha ne kadar önemli olduğu anlaşıldı. En azından ben öyle düşünüyorum. Hatta kitap satış sitelerine şöyle bir göz atıyorsanız (benim her gün yaptığım bir görevdir bu) birçok kitabın satışının tükendiğini görürsünüz. Özellikle klasik romanların ve öykü kitaplarının satışları patlama yapmış durumda. Bunun en büyük nedeni, bu eserlerin ağızdan ağza yayılan namları olsa gerek. Zira on yıllardır elden ele uğrayan dünya klasikleri ve yerli klasikleri okunmak için hala ilk tercih edilen kitaplar oluyorlar. Ben de özellikle son aylarda dünya klasiklerine sarmış durumdayım. Gen...

Bilgisayar Lüks Değildir!

Resim
Günümüzde gelişmiş ülkeler artık bilgisayarın gücünün farkına vardı ve bu güçten yararlanmak için son 20 yıldır muazzam girişimlerde bulunuyorlar. Dijitalleşme denen olgu sadece bir kelime olarak değil, global anlamda efektif bir unsur olmaya başladı. Çünkü içinde bulunduğumuz çağ için teknoloji çağı deniyor ve bu teknoloji çağını açan aygıt hiç şüphesiz bilgisayar olmuştur. Bugünkü büründüğü formları bir kenarı bırakırsak, ilk baştaki devasa formu bile o zamanlar için bilimkurgu romanlarının adeta gerçeğe dönüşmüş hali gibi görünmekteydi. Bilgisayar, o zamanlar basit hesaplama işlemlerini yaparken günümüzde artık yapamadığı hiçbir şey yok gibi. Elbette bilgisayar internetin de var olması ile birlikte gerçek potansiyeline kavuştu ve bütün insanlığı birbirine bağlayarak aynı zamanda bir katalizör görevi de görüyor. Bilgisayarın global dünyada böylesine popüler olmasının en büyük nedeni tıpkı fabrikalar gibi birer üretim aracı olarak kullanılabiliyor olmasıdır. Yani bir şeyler üretmek is...

Everest'teki Plastik Karlar

Resim
İş felaket senaryoları yazmaya gelince insanlar gerçekten bu konuda oldukça başarılı işler ortaya koyuyorlar. Hayal dünyalarını veya gözlemlerini oldukça efektif bir şekilde gözler önüne serebiliyorlar. Bu felaket senaryolarının elbette direkt adresi içinde yaşadığımız gezegen olan Dünya oluyor. Zira en iyi gözlemleyebildiğimiz ve üzerine senaryo yazabilecek en somut yer elbette dünyanın ta kendisidir. Geçmişten günümüze olan felaketler aynı zamanda bizlerin bu konuda oldukça tecrübeli olmasını da sağlamıştır. Öyle ya pratiğe dökülmüş senaryolar üzerine yenilerini üretmek daha kolay oluyor. Fakat felaket senaryosu yaratma konusunda ne kadar iyiysek, bu senaryonun temelini oluşturan sorunlara eğilmek konusunda da o kadar vasatız. Ortada bir sorun varsa bu sorunun derinlerine inmek gerekir. Kaynağını bulup, kökten bir çözüm ile bir daha yaşanmaması için mücadele vermek gerekir. Fakat insanlar sorunları görseler bile görmezden gelmeyi tercih edebiliyorlar. Zira görmezden gelmek demek o ko...

En Sevdiğim Yayınevleri - 1) Ayrıntı Yayınları

Resim
Blog sitemde oldukça değişik konularda yazılar yazıyorum. Şu an için okuma oranları elbette çok düşük. Zaten okuma etkinliği ülkemiz insanının büyük bir kesimi için zulüm olduğu için bunu anlayabiliyorum. Bundan 7-8 yıl önce sevdiğim müzik türü hakkında albüm değerlendirmeleri yaptığım blog sitemde de durum aynıydı. Belli bir süre geçtikten sonra kemik okuyuculara sahip olmuştum. “ Mono-ide ” için açıkçası böyle bir beklentim yok. Zaten bu bloğu açmamın nedeni herkes yazılarımı okusun ve benden bahsetsin değildi. Yazmayı sevdiğim için yazıyorum. Birkaç kişiye bile ulaşıyor olmamdan ben mutlu oluyorum. Kitap öneri sayfam olan “ Nihil Kitap ” Instagram hesabını “Mono-ide” için yazdığım yazılar ile ortak kullanmamın nedeni de bir bakıma bu yüzden aslında. Orada da sayfayı takip eden herkesi kucaklamıyorum. Zaten birçok abuk sabuk ticari hesaplar varken bir de kitaplarla hiç alakası olmayan insanlarla uğraşıyorum. O yüzden böyle tipleri direkt olarak engelliyorum. Böylece Nihil Kitap daha...

Karar: Doğanın Özgürlüğüne...

Resim
Konu yaşadığımız çevreye karşı olan sorumluluklarımız olunca nedense bütün ülkeler sağır ve dilsiz rolünü oynamayı tercih ediyor. Aslına bakarsanız bazı ülkelerin konuda diğer ülkelere nazaran daha duyarlı olduğunu söyleyebiliriz. Fakat o ülkeler de yine kendi çıkarları söz konusu olduğu zaman ilk feragat edecekleri nokta “ çevre bilinci ” oluyor. Çünkü yaşadıkları çevrenin ağzı var dili yok gibi bir tutum içinde birçok ülke ve o ülkelerin yöneticileri. Başka hangi konuda böylesine cüretkâr davrandıklarını inanın ben pek bilmiyorum. Türkiye’den elbette bu yazıda söz etmeyeceğim. Zira biz toplumsal ahlakı çoktan yitirmiş bir ülke olduk. O yüzden de bu kanayan yarayı daha da kanatmanın alemi yok. Malum günümüz dünyasından 100 yıl geride yaşıyoruz artık. Dediğim gibi konu bizim ülkemiz değil. Bu yazıyı yazmamdaki esas neden geçenlerde okuduğum bir haberdir. Benim için dünyanın en yaşanabilir ülkeleri İskandinav yarımadasında toplanmıştır. Norveç, İsveç, Danimarka, İzlanda gibi refah seviy...

Bir Çuvaldız Bir Bebek

Resim
George Frazer’ın “ Günah Keçisi ” adlı kitabını geçenlerde tekrar elime aldım. Öyle birkaç sayfayı karıştırmak istedim. Altını çizdiğim cümlelere veya paragraflara göz atma isteği geldi. Çünkü Frazer’ın yazmış olduğu kitaplar benim için ufuk açıcı birer yapıtlardır. Antropoloji gibi geniş ve köklü bir bilim dalına olan ilgimi büyük ölçüde Frazer’a borçluyumdur. Günah Keçisi, okuduğum en ilginç antropoloji kitaplarından birisi oldu. İçinde barındırdığı inanılmaz bilgilerle sürekli beni şaşırttı ve birçok yeni şey öğrendim. Bu yüzden bu kitabı arada sırada tekrar elime alırım ve birkaç sayfa okurum. Tekrar tekrar okurum ve her seferinde hayranlığım daha da artar. İşte en son elime aldığım zaman okuduğum bir sayfada ilkel toplumların büyülerden ne denli korktuklarını ve büyülerle nasıl yaşam sürdüklerine denk geldim. O sayfada bahsetmese de benim aklıma birden geçmişte çok daha popüler bir meta veya inanış olan “ Voodoo Doll ”, Türkçe adıyla “ Voodoo Bebeği ” geldi. Voodoo bebeğini duymay...

Kapısı Açık Kafesin Kapısı Kapandı

Resim
Bazılarımız için dünya sadece evlerimiz ve yaşadığımız şehirden ibaret olabiliyor. Hatta yaşadığımız şehrin bile her yerini keşfetmemiş oluyoruz. Fakat dünya böylesine dar sınırlarla çevrili bir yer olamaz. Attığımız adımların sınırlarını kendimiz belirliyoruz. Sağa gideceksek sağa dönüyoruz, sola gideceksek sola dönüyoruz. Keşfettiğimiz yerler arasında ayak izlerimizi bırakıyoruz. Evimizden çıkıp da sokaklarda yürümeye başladığımızda aşina olduğumuz bir dünyayı dolaşıyoruz aslında. Dünya bir gezegen ismi olarak büyük harfle yazılırken, mecazi anlamda belirttiğimiz dünya kelimesini küçük harfle başlayarak yazıyoruz. Gezegen olan dünyanın büyüklüğüne alfabetik olarak bile sığmıyor kendi dünyalarımız. İşi romantikleştirmeye pek gerek yok. Adımlarımızın değmediği yüzbinlerce kilometre karelik alanlar var. Güneşin doğuşunu birçoğumuz evlerimizin penceresinden görüyoruz. Baktığımız güneş aynı olmasına rağmen bu gezegenin birçok farklı evinde farklı koşullarda bu parlak yıldız izleniyor. Onu...

Kitaplar kalsın, Biz Bi' Gezip Gelelim!

Resim
Birçok ticaret yerleri gibi kitapçılar da artık sadece içinde vakit geçirilen ve gezilen yerler oldular. Özellikle son birkaç yıldır gözlemlediğim kadarıyla bu sektörde olan büyük kitap satıcıları adeta saatlerce dolaşılan mekanlar konumuna evrildiler. Öyle ki buraya gelen büyük bir kesim sadece kitaplara fiziki olarak dokunmak ve incelemek için geliyorlar. Yine bu kesim dokundukları ve inceledikleri kitapları almadan mağazayı terk ediyorlar. Bunun elbette satıcı için tek bir nedeni var; dükkânda satılan kitapların internet ortamında satılanlardan daha pahalı olmasıdır. Bunu yapan kitap okurlarından biri de benim. Özellikle kitapçıların bu denli fahiş fiyatlarla satış yapmasına bir türlü anlam veremediğim için ben de haliyle internetten satın alma sistemine yöneldim. Bu duruma satıcı ve müşteri penceresinden bakacağım. Öyle çok uzun bir yazı olmayacak. Fakat bu konuda bir şeyler yazmayı epeydir düşünüyordum. Orada burada insanlara fikirlerimi söylediğim zaman caka satıyormuşum gibi olu...