Bir Cisim Yaklaşıyor...

"Everest'teki Plastik Karlar" adlı yazıma giriş cümlemde insanların komplo teorilerinde ne denli istikrar sahibi olduğundan bahsetmiştim. Bu söylemimin her daim arkasında oldum. Çünkü bizler bazı şeylerin mistik olmasını istiyoruz ve bu kafamızda tasarladığımız düşüncelere de kendimizi kaptırıyor ve daha da kötüsü başka insanlara da empoze ediyoruz. Bunun en büyük nedeni sanırım yaşamlarımızın sıkıcı olması diye düşünüyorum. Yoksa durduk yere saçma sapan fikirler üretip bunları gerçekmiş gibi dile getirmeyiz herhalde. Ya da toplum olarak mistik ve ruhani şeylere inanan bir yapımız varsa bu da elbette büyük bir etken oluyor. Sonuç olarak komplo teorileri birçok kişinin günlük sıkıntılarından sıyrılmasını sağlıyor ve vizyonsuz bir bakış açısı ile ufuk açıcı fikirlere sahip olduğunu sanan milyonlar bir anda türüyor. Özellikle bu komplo teorilerinin teknoloji camiasında çok fazla üretildiğini görüyorum. Büyük teknoloji firmalarının hemen hemen her ürettiği şeyi bir şekilde hayatında kullanmaya başlayan biz tüketici bireyler olarak bir süre sonra ne oluyorsa artık yediğimiz makarnalardan mı yoksa içtiğimiz çaylardan mı bilmiyorum, o teknolojik ürünlerin bizlerin özel hayatı ile yakından ilgilendiğini düşünüyor ve üst düzey devlet yetkililerin yedi yirmi dört bizleri izlediği sanrısına kapılıyoruz. Yani arkadaşları ile “WhatsApp” üzerinden yazışan ve gönderiler paylaşan birisi bir anda - bu uygulama aslında bizlerin bütün bilgilerini depoluyor ve sonrasında bize karşı bunları kullanacak- diye düşünmeye başlıyor. Elbette kullandığımız her yazılım, bilgilerimizi bulut depolamalarında saklıyor. Fakat unuttuğumuz şey ise bu depolamaya bizzat bizlerin izin verdiğidir. İşin komplo teorisi ise o bilgilerin bizlere karşı kullanılacağı ve ülkeye bir siber saldırının zeminini hazırladıklarıdır. Bu kadar aptal düşüncelerle beyinlerimizi yormak herhalde bu yüzyılın en büyük rahatsızlıklarından biri diye düşünüyorum. İşte bu komplo teorisyenlerini tetiklemek için ve evde boş boş oturduklarını fırsat bilen birileri ortaya gizemli bir şeyi saldı. Öncelikle ABD’de ve sonrasında birkaç ülkede daha görünen “monolit” gizemi son birkaç haftadır konuşulan bir konuydu ve nihayet ne olduğu ortaya çıkmış oldu.

Resim Kaynağı: https://www.bbc.com/news/world-us-canada-55056570

Monolit; yekpare taş veya kayadan meydana gelen, görünüşte dağ benzeri bir jeolojik veya teknolojik, büyük boyutlu bir kitledir (Wikipedia). Bakın bu tanıma göre bile monolit diye adlandırılan o cisimlerin taş veya kayadan meydana geliyor olması gerekiyor. Fakat bulunan monolitler tam tersine metal veya alüminyumdan oluşuyordu. Evet, bir anda böyle devasa şeylerin dimdik bir şekilde ıssız yerlerde belirmesi insanları doğal olarak ürküttü. Özellikle bu tip bir cismin Stanley Kubrick filmi olan “2001: A Space Odyssey”de de görülmesi akıllara hemen uzaylıların bu cismi bıraktığı veya gökten fırlattığı düşüncesini getirdi. Çünkü komplo teorisyeni olmak bunu gerektirir. Düşünün uzaylıların yukarıda canları sıkılıyor ve diyorlar ki hadi biraz eğlenelim ve Dünya denen gezegene gidip, belli başlı yerlere kullanmadığımız şu metal blokları bırakalım. İnsanlar abuk sabuk fikirler üretsinler ve bir süre bunlara kafa yorsunlar. Biz de patlamış mısırlarımızı ve kolalarımızı hüpletirken bu eşsiz aptallığı izleriz. Bence kesinlikle bu fikir doğrultusunda bu bloklar gezegenimize bırakılmıştır. Ne o, saçma mı geldi? Fakat bu düşünceyi ciddi ciddi savunan milyonlarca insanın varlığını söylemekten de kendimi alamıyorum ne yazık ki!

Resim Kaynağı: https://www.thesun.co.uk/news/13291263/bizarre-12ft-metal-bar-found-utah-desert-2001-space-odysseey/

Amerika'dan sonra Romanya, Hollanda ve İngiltere’de de görülen bu metal bloklara merak öylesine arttı ki insanlar haberleri görüp o blokların bulunduğu yerlere akın etmeye başladılar. Yakından görüp, inceleyip ve fotoğraflarını çekmek için adeta bir yarış haline girdiler. Hatta devlet yetkilileri devreye girmek zorunda kaldı ve bu blokların etrafı çevrildi ve incelemeler yapıldı. Yine de birkaç gözü pek ve zekası kıt kişiler bir gece vakti Utah’taki bloku söküp götürmüşlerdi. Yani bildiğiniz çalmışlardı. Özellikle İngiltere’de de görülmesinden sonra bir grup bağnaz tarafından o bloklar parçalanmak istenmişti. Çünkü birileri tanrıya şirk koşuyordu ve insanları bunlarla korkutuyordu. Evet, bunlar oldu. İnanması güç gelebilir okurken ama bunların hepsi bir de ciddi bir şekilde haber olarak sunuldu. O kadar araştırmalar yapıldı falan ama bir türlü bunların nereden geldiği bulunamadı. Bu çalma olayı haricinde bazı bloklar bir görünüp bir kayboldu. Böyle olunca da uzaylı konusu üzerinde daha çok duruldu. Tabi ya böylesi devasa şeyleri başka kim getirip öyle dik bir şekilde koyabilirdi. Özellikle karlı bir bölgede görünen metal blok bu gizem havasını daha da arttırmıştı. Çünkü gökten gelmiş olmasının üzerinde ciddi ciddi duruluyordu. Bunun nedeni ise etrafında karda oluşması beklenen ayak izlerinin olmayışı idi. Bu kadar olur gerçekten!

Bizden milyonlarca ışık yılı uzaklıkta var olabilecek canlıların hayattaki amaçları bu olabilir mi yani? Muhtemelen teknolojik ve zeka olarak insan ırkının fersah fersah üstünde yer alan bu dünya dışı varlıkların bu denli geri zekalı bir işe kalkışmasına olan inancımız nereden geliyor? Ben hala bunu çözemedim mesela. Neyse ki bu aptallık çok daha fazla büyümeden bunun “Netflix”in işi olduğu ortaya çıktı. Daha doğrusu dolaylı yoldan Netflix’in işi olduğu ortaya çıktı. Netflix’te 'Teyze Donna'nın Büyük Eski Eğlence Evi' adlı komedi şovu tanıtımı için yapılmış “ufak” bir şaka olduğu açıklandı. Yani böylesine büyük bir proje ile bir dizi tanıtımına da ilk defa şahit oluyorum. İşin şimdi politik boyutu devreye girmek zorunda. Çünkü birçok ülkede adeta bir infial yaratan bu blokların amacını aştığı çok belli. Bu nedenle nasıl bir hukuk süreci başlayacak bilmiyorum. Fakat her şeyin ötesinde teknoloji çağı olarak adlandırılan bu devrin insanlarının birçoğunun ne denli gerzek mantaliteye sahip olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Göklerden geldiğine inanılan bu metal bloklar için birçok komplo teorisi üreten herkes bir anda yok oldu. Kafalarını topraklarına mı gömdüler yoksa yeni komplo teorileri için beklemedeler mi bilmiyorum. Fakat bunlar belli dönemlerde yine karşımıza çıkacak ve yine bizleri o eşsiz zekaları ile hayattan soğutmayı başaracaklar!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Görevimiz Yıkım!

Vahşi Müzik: Arabesk

Antik ve Modern Kurban Törenleri