Kaka: Yaşamsal Fenomen
Eğer çevremize bilinçli bir şekilde bakarsak yeryüzünün nasıl bir zemin üzerine kurulduğuna dair kendimiz bazı fikirler üretebiliriz. Elbette herkes muazzam fikirler üretmeyebilir. Ya da mantık dışına çıkarak uçuk fikirler üretecek de birçok kişi olacaktır. Bunların hepsi gayet normal şeylerdir. Çünkü düşünme eyleminin herhangi bir sınırı veya herhangi bir kısıtlayıcısı bulunmamaktadır. Çevremize baktığımız zaman nelerin zararlı ve nelerin faydalı olduğunu da çabucak kavrayabiliriz. Örneğin yol kenarında bir bahçede gördüğümüz dikenli bir bitkinin bize zarar vereceğini biliriz. Çünkü bitkinin formu tehditkardır. Sapından diklemesine çıkıntılık yapmış sivri dikenler pek de sevecen bakmazlar bize. Kendi çıkarımızı gözeterek bu dikenli bitkiye yapacağımız herhangi bir temas hamlesi bize acı verecektir. Bu yüzden de bu bitkiyle hiç ikili ilişkiye girmeden yanında geçip gideriz. Az önce de söylediğim gibi bu kişisel bir çıkardır. Yani dikenli bir bitki insan için zarar ve acı verici olabilirken, bir bal arısı için bulunmaz bir nimet olabilir. Yine o bahçenin olduğu mevkide yürürken bu defa karşımıza bir papatya tarlası çıkar. Yerde beyazlı sarılı güzel bir dekor oluşturan bu bitkinin herhangi tehdit edici bir uzantısı da yoktur. Zaten görünüşü ile çoğu kişinin sevgisini kazanan bir bitkidir. İnsanların dokunmaktan zevk aldığı ve çiçekçilerde en çok satılan bir bitki olma özelliği taşımaktadır. Yine insan kişisel çıkarına göre davrandığında papatyanın kendisi için hiçbir zarar olmadığını bilir ve ona göre papatya ile temas etmekte bir çekingenlik yapmaz. İşte, bizler sadece görünüşünden birçok canlı ve nesnelerin bizlere zarar verip vermeyeceğini anlayabiliriz. Fakat aynayı kendimize çevirdiğimiz zaman durum ne olur? Biz hangi canlı ve nesneler için tehdit unsuru olmaktayız? Sanırım insanlığın çok büyük bir kısmı hemen hemen yaşayan her canlı ve var olan birçok nesne için en büyük tehdit konumundadır. Öyle ki bitkilerin dünyamıza sağladığı faydaların sadece bizim dilimizde değil, bilimsel taraftan da birçok kanıtı vardır. Hepimiz çok iyi biliriz ki hiçbir bitki yaşadığımız bu soluk mavi noktaya zarar vermek için var olmamıştır ve ürememiştir. Öldüklerinde bile yeryüzüne katkı sağlayabilen bir canlı türü nasıl evimize zarar verebilir ki zaten? Aynı şekilde insan olmayan hayvanlar da bu gezegenin en önemli yapı taşlarındandır. Asla ve asla dünyaya zararları dokunmaz. İnsan eli değmediği sürece hiçbir hayvan klanı dünyamıza zarar vermez. Öyle ki yaklaşık 4,5 milyar yaşındaki bu soluk mavi noktayı nefes alınabilecek ve hem insan olmayan hayvanlara hem de bizlere yuva yapabilecek canlılardır hayvanlar. Sürüngenler, memeliler, kuşlar, amfibiler, balıklar bu dünyayı ayakta tutacak esrarengiz ve çok basit bir güce sahiptir. Ne efsundur bu güç, ne de tanrısal bir kudret! Bu güç sadece ve sadece kakadır!
Kaka kelimesini gördüğünüzde yüzünüzde bir sırıtma olduysa bu gayet normal. Çünkü bilincimizde kaka kelimesi naif bir kelimedir aslında. Sadece bebeklerin yaptığı ufacık tefecik bir boşaltım olarak aklımıza gelir. Fakat burada argo olarak “bok” kelimesini ve de arada bir kelime olan “dışkı” kelimesini de kullanmak istemedim. İlginç olan şey de Türk Dil Kurumu’nun sitesine girip kakayı arattığımda çıkan anlam ‘çocuk dilinde dışkı, kötü, çirkin” gibi saçma sapan bir anlam çıkıyor. İnsan bazen derin düşüncelere dalıyor ülkenin kelime anlamı öğrenmedeki en yetkin kurumunun şu hali için. Zira bu yazıyı yazmadan önce okuduğum birçok makalede “poop” sözcüğü kullanılmıştı. Bu da kaka demektir. Yani çocuk dilinde olan bir şey olmadığı kesin bir şey. Neyse işin bu tarafını çok sorgulamaya gerek yok zaten. Kaka, yaşayan bütün canlıların yaptığı bir şeydir. Evet, buna bitkiler de dahildir. Mikroskobik canlılar da dahildir. Çünkü besin tüketen her canlı boşaltım yapmak zorundadır. Her canlı da besin tükettiğine göre bu basit denklemi oluşturabiliriz hemencecik. Her canlının nasıl besin tükettiğini görmemiz mümkün olmadığı gibi, boşaltımlarını da göremeyiz. Boşaltım, sürekliliğin en önemli unsurlarından biridir. Canlıların aldıkları besinlerin bir süzgeçten geçirip vücutta tutulabilecek besinleri alıp geri kalan atık maddeyi dışarı atması bu sürekliliği sağlar. Yani büyüyüp gelişmek ve hayatta kalabilmek için yaptığımız tüketimi bir meyve suyu kutusuna benzetebiliriz. Meyve suyu kutusundaki besini içeriz ve kutuyu çöpe atarız. Çünkü kutunun vücudumuzda olması için bir neden yoktur. Bir faydası veya besleyiciliği yoktur. Bu yüzden de kutuyu yemek yerine atarız. Vücudumuz da işte bu şekilde alabileceği besin öğelerini alır ve geriye kalan ve sindirilmeyen maddeleri dışarı atar. Bunun sıvı kısmına insanlar ve diğer birçok hayvanlar için çiş denirken, katı kısmına da kaka deriz. Kaka, her ne kadar iğrenç kokan ve birçok canlının tiksindiği bir madde olsa da bu gezegeni ayakta tutan ve onun en önemli besin maddelerinden biri olduğunu da bilmemiz gerekiyor. Bugün, dünyada bir yaşam döngüsü varsa bunun en önemli dişlilerinden birisi de hiç şüphesiz kakadır. Özellikle insan olmayan hayvanların (burada da çoğunluk otçul hayvanlardır) dışkılarının toprakla olan ilişkileri yaşam dediğimiz fenomeni diri tutmaktadır. Yeni yaşamların var olması ve serpilmesi için bu kötü kokan maddeye ihtiyaç vardır. Milyonlarca yıl önce bu gezegende dolaşmış olan devasa canlıları düşünelim. Devasa balinaları, dinozorları, büyük kedileri, mastodonları ve daha nice devasa hayvanları düşünelim. Bu canlıların vücut ağırlıkları 70-80 tonla ifade ediliyor. Boyları ise 40 metreyi geçkin olabiliyor. Yani böylesi devasa canlılar bu gezegende yürüdüler, nefes aldılar, beslendiler ve haliyle de kakalarını yaptılar. Özellikle otçul dinozorların tükettikleri bitki miktarı günde 250 kilogramı geçebiliyor. Düşünsenize tek bir otçul dinozor 250 kilogram bitki tüketiyor. Bu dinozorlardan 40 tanesi bir araya geldiğinde bir ormanı saatler içerisinde sindirebilecek güçteler. Böylesine kaotik bir iştaha sahip olmaları elbette olası bir kıtlık faktörünü de hemen göz önüne getiriyor. Fakat kıtlıktan ölen bir dinozor sürüsü henüz tarihte yoktur. Yani böyle bir ölüm sebebi açıklanmamıştır. İyi ama sadece tek bir otçul dinozor günde 250 kg bitki tüketebiliyorsa nasıl dünyada ormanlar sürekliliğini sürdürebildi? Nasıl dinozorlar kıtlık yaşamadı?
Kaka sayesinde tabi ki! Günde 250 kg bitki tüketen devasa bir yaratığın sizce boşaltımı nasıldır? Gözünüzün önüne o manzarayı getirebildiniz mi? Günümüzde yaşayan bir Afrika fili yaklaşık 7 tona kadar bir vücut ağırlığına sahip olabilmektedir. Günde 100-150 kg arası bir tüketim yapmaktadırlar. Elbette bu günlük tüketimden sonra haftalarca yemek yemeden de durabiliyorlar. Zira sindirimleri uzun sürmektedir. Fakat sindirim zamanı gelen bir fil 150 kilograma kadar kaka yapabiliyor. Düşünsenize günümüzde yaşayan bir fil yediği kadarını geri dışkılayabiliyor. Gözünüzün önüne gelen görüntü üzücü ama bu gerçek olan bir şey. Hatta çok uzun zaman önce hayvanat bahçesinde filden sorumlu bir bakıcı fili serinletirken filin bir anda kakasını yapması ile kakanın altında (ya da içinde) kalarak yaşamını yitirmişti. Şimdi gelelim günde 250 kilogramı çok rahat geçen otçul bir dinozora. Bu hayvan da tıpkı filler de olduğu gibi böylesine çok yedikten sonra birkaç hafta yemek yemiyordu genellikle. Zira sindirim sistemleri çeyrek tonu geçkin besinleri sindirmekle meşgul oluyordu. Sindirim bitip de boşaltıma geçildiğinde ise dinozorların birçoğu sadece bulunduğu yere dışkılama yapmıyordu. Örneğin 50 kilogram bir yere kaka yaptıktan sonra biraz yürüyor ve bir başka yere yine çok miktarda kaka yapabiliyordu. Bu boşaltım ise 200 kilogramı geçebiliyordu. Yani tek bir dinozor 200 kg geçkin gübre bırakıyordu toprağa ve bunu farklı noktalara yapıyordu. Haliyle yedikleri ağaçların ve bitkilerin sürekliliğini ise yine bu devasa yaratıklar sağlıyordu. Bu ne cömertliktir böyle! İşte neredeyse bütün otçul hayvanlar yedikleri otları aynı zamanda var edenler de oluyorlar. Kakaları toprağı gübreliyor ve yeni yaşamların oluşmasını sağlıyor. Böylesi mükemmel bir verimlilik örneğinin baş kahramanı işte insanların “ıyy” diyerek tiksindiği kakadır. İnsanların tiksinmesi gereken tek kaka kendilerininki olmalıdır. Zira doğaya neredeyse faydası olmayan bir kakaya sahibiz! Her koşulda faydasız olabiliyoruz.
Yeryüzünde olan bu muhteşem devinim okyanusların altında da aynı şekilde devam etmektedir. Suların altında yaşayan devasa veya küçücük balıklar veya memelilerin dışkıları alglerin faydasına olmaktadır. Zira algler bu dışkıda bulunan mikrobik canlılarla beslenir ve deniz altını hem temiz hem de zengin tutarlar. Algleri kıskanmalıyız. Zira ben kıskanıyorum. Bir de hava bombardımanı var tabi ki! Milyonlarca kuşların gökyüzünden yeryüzüne bıraktıkları kakaları da yine yeni yaşam formlarının olmasını sağlamaktadırlar. Çünkü toprakta olan parazit ve bakterilerin çoğu dışkılardan beslenmektedir. Günümüzde bizim elimizin değdiği birçok şey de artık faydalıyken faydasız konuma gelmektedir. Normalde özgür bir ineğin otlayıp sonrasında yaptığı kakası toprak için gerçekten çok faydalı mikroorganizmalar barındırır. Aynı zamanda da potansiyeli güçlü bir gübredir de. Fakat ineklerin birer metaya dönüştüğü devasa fabrikalarda yedikleri yiyecekler de kimyasal karışımlı olur. Bu yiyecekler her ne kadar yerken hayvanı rahatsız etmese de iş boşaltıma geldiği zaman hayvan bu defa çok faydasız bir kaka yapar ve sanki bu kakalar çok faydalıymış gibi yeniden toprakla buluşturulur. Fakat özgür bir ineğin kakası gibi potansiyeli yüksek bir gübre olmaz ve sadece ortalığa kötü koku yayar. Normalde bir ineğin kakası böylesine değerliyken dünya için, bizler lekeli ellerimizle durumu tam tersine çeviriyoruz. Ah şu bitmeyen vahşiliğimiz!
Baştan sona kadar okuduysanız insan olan hayvanlar hariç, geçmişten günümüze kadar gelen birçok hayvanın süreklilik sağladığı ve dünyayı yaşanabilir kılmaya devam ettiği bir oluşumdan bahsettiğimi anlamışsınızdır. Kaka ile ormanlar var oldu. Mikroskobik canlılar beslendi. Sadece insan olmayan hayvanlar değil aynı zaman da bizler de karnımızı doyurduk. İşte bu yüzden kakayı sadece tiksinç bir şey olarak görmek sığ bir bakış açısı olmaktadır. Çünkü bugün hala bizler hayvanların kakalarına muhtacız!
KAYNAKLAR:
https://www.theatlantic.com/science/archive/2015/11/how-the-poop-of-giant-animal-species-kept-the-world-healthy/413608/
http://www.bbc.com/earth/story/20160711-five-surprising-uses-of-poo
https://www.elephantsforafrica.org/elephant-facts/
https://en.wikipedia.org/wiki/Cow_dung
https://www.instagram.com/p/CD1dTAYpbOL/
Resim Kaynağı: https://www.pennington.com/all-products/fertilizer/resources/what-is-fish-fertilizer |
Kaka kelimesini gördüğünüzde yüzünüzde bir sırıtma olduysa bu gayet normal. Çünkü bilincimizde kaka kelimesi naif bir kelimedir aslında. Sadece bebeklerin yaptığı ufacık tefecik bir boşaltım olarak aklımıza gelir. Fakat burada argo olarak “bok” kelimesini ve de arada bir kelime olan “dışkı” kelimesini de kullanmak istemedim. İlginç olan şey de Türk Dil Kurumu’nun sitesine girip kakayı arattığımda çıkan anlam ‘çocuk dilinde dışkı, kötü, çirkin” gibi saçma sapan bir anlam çıkıyor. İnsan bazen derin düşüncelere dalıyor ülkenin kelime anlamı öğrenmedeki en yetkin kurumunun şu hali için. Zira bu yazıyı yazmadan önce okuduğum birçok makalede “poop” sözcüğü kullanılmıştı. Bu da kaka demektir. Yani çocuk dilinde olan bir şey olmadığı kesin bir şey. Neyse işin bu tarafını çok sorgulamaya gerek yok zaten. Kaka, yaşayan bütün canlıların yaptığı bir şeydir. Evet, buna bitkiler de dahildir. Mikroskobik canlılar da dahildir. Çünkü besin tüketen her canlı boşaltım yapmak zorundadır. Her canlı da besin tükettiğine göre bu basit denklemi oluşturabiliriz hemencecik. Her canlının nasıl besin tükettiğini görmemiz mümkün olmadığı gibi, boşaltımlarını da göremeyiz. Boşaltım, sürekliliğin en önemli unsurlarından biridir. Canlıların aldıkları besinlerin bir süzgeçten geçirip vücutta tutulabilecek besinleri alıp geri kalan atık maddeyi dışarı atması bu sürekliliği sağlar. Yani büyüyüp gelişmek ve hayatta kalabilmek için yaptığımız tüketimi bir meyve suyu kutusuna benzetebiliriz. Meyve suyu kutusundaki besini içeriz ve kutuyu çöpe atarız. Çünkü kutunun vücudumuzda olması için bir neden yoktur. Bir faydası veya besleyiciliği yoktur. Bu yüzden de kutuyu yemek yerine atarız. Vücudumuz da işte bu şekilde alabileceği besin öğelerini alır ve geriye kalan ve sindirilmeyen maddeleri dışarı atar. Bunun sıvı kısmına insanlar ve diğer birçok hayvanlar için çiş denirken, katı kısmına da kaka deriz. Kaka, her ne kadar iğrenç kokan ve birçok canlının tiksindiği bir madde olsa da bu gezegeni ayakta tutan ve onun en önemli besin maddelerinden biri olduğunu da bilmemiz gerekiyor. Bugün, dünyada bir yaşam döngüsü varsa bunun en önemli dişlilerinden birisi de hiç şüphesiz kakadır. Özellikle insan olmayan hayvanların (burada da çoğunluk otçul hayvanlardır) dışkılarının toprakla olan ilişkileri yaşam dediğimiz fenomeni diri tutmaktadır. Yeni yaşamların var olması ve serpilmesi için bu kötü kokan maddeye ihtiyaç vardır. Milyonlarca yıl önce bu gezegende dolaşmış olan devasa canlıları düşünelim. Devasa balinaları, dinozorları, büyük kedileri, mastodonları ve daha nice devasa hayvanları düşünelim. Bu canlıların vücut ağırlıkları 70-80 tonla ifade ediliyor. Boyları ise 40 metreyi geçkin olabiliyor. Yani böylesi devasa canlılar bu gezegende yürüdüler, nefes aldılar, beslendiler ve haliyle de kakalarını yaptılar. Özellikle otçul dinozorların tükettikleri bitki miktarı günde 250 kilogramı geçebiliyor. Düşünsenize tek bir otçul dinozor 250 kilogram bitki tüketiyor. Bu dinozorlardan 40 tanesi bir araya geldiğinde bir ormanı saatler içerisinde sindirebilecek güçteler. Böylesine kaotik bir iştaha sahip olmaları elbette olası bir kıtlık faktörünü de hemen göz önüne getiriyor. Fakat kıtlıktan ölen bir dinozor sürüsü henüz tarihte yoktur. Yani böyle bir ölüm sebebi açıklanmamıştır. İyi ama sadece tek bir otçul dinozor günde 250 kg bitki tüketebiliyorsa nasıl dünyada ormanlar sürekliliğini sürdürebildi? Nasıl dinozorlar kıtlık yaşamadı?
Resim Kaynağı: https://www.sciencemag.org/news/2019/10/sauropods-grew-big-munching-superfoods-sturdy-beaks |
Kaka sayesinde tabi ki! Günde 250 kg bitki tüketen devasa bir yaratığın sizce boşaltımı nasıldır? Gözünüzün önüne o manzarayı getirebildiniz mi? Günümüzde yaşayan bir Afrika fili yaklaşık 7 tona kadar bir vücut ağırlığına sahip olabilmektedir. Günde 100-150 kg arası bir tüketim yapmaktadırlar. Elbette bu günlük tüketimden sonra haftalarca yemek yemeden de durabiliyorlar. Zira sindirimleri uzun sürmektedir. Fakat sindirim zamanı gelen bir fil 150 kilograma kadar kaka yapabiliyor. Düşünsenize günümüzde yaşayan bir fil yediği kadarını geri dışkılayabiliyor. Gözünüzün önüne gelen görüntü üzücü ama bu gerçek olan bir şey. Hatta çok uzun zaman önce hayvanat bahçesinde filden sorumlu bir bakıcı fili serinletirken filin bir anda kakasını yapması ile kakanın altında (ya da içinde) kalarak yaşamını yitirmişti. Şimdi gelelim günde 250 kilogramı çok rahat geçen otçul bir dinozora. Bu hayvan da tıpkı filler de olduğu gibi böylesine çok yedikten sonra birkaç hafta yemek yemiyordu genellikle. Zira sindirim sistemleri çeyrek tonu geçkin besinleri sindirmekle meşgul oluyordu. Sindirim bitip de boşaltıma geçildiğinde ise dinozorların birçoğu sadece bulunduğu yere dışkılama yapmıyordu. Örneğin 50 kilogram bir yere kaka yaptıktan sonra biraz yürüyor ve bir başka yere yine çok miktarda kaka yapabiliyordu. Bu boşaltım ise 200 kilogramı geçebiliyordu. Yani tek bir dinozor 200 kg geçkin gübre bırakıyordu toprağa ve bunu farklı noktalara yapıyordu. Haliyle yedikleri ağaçların ve bitkilerin sürekliliğini ise yine bu devasa yaratıklar sağlıyordu. Bu ne cömertliktir böyle! İşte neredeyse bütün otçul hayvanlar yedikleri otları aynı zamanda var edenler de oluyorlar. Kakaları toprağı gübreliyor ve yeni yaşamların oluşmasını sağlıyor. Böylesi mükemmel bir verimlilik örneğinin baş kahramanı işte insanların “ıyy” diyerek tiksindiği kakadır. İnsanların tiksinmesi gereken tek kaka kendilerininki olmalıdır. Zira doğaya neredeyse faydası olmayan bir kakaya sahibiz! Her koşulda faydasız olabiliyoruz.
Yeryüzünde olan bu muhteşem devinim okyanusların altında da aynı şekilde devam etmektedir. Suların altında yaşayan devasa veya küçücük balıklar veya memelilerin dışkıları alglerin faydasına olmaktadır. Zira algler bu dışkıda bulunan mikrobik canlılarla beslenir ve deniz altını hem temiz hem de zengin tutarlar. Algleri kıskanmalıyız. Zira ben kıskanıyorum. Bir de hava bombardımanı var tabi ki! Milyonlarca kuşların gökyüzünden yeryüzüne bıraktıkları kakaları da yine yeni yaşam formlarının olmasını sağlamaktadırlar. Çünkü toprakta olan parazit ve bakterilerin çoğu dışkılardan beslenmektedir. Günümüzde bizim elimizin değdiği birçok şey de artık faydalıyken faydasız konuma gelmektedir. Normalde özgür bir ineğin otlayıp sonrasında yaptığı kakası toprak için gerçekten çok faydalı mikroorganizmalar barındırır. Aynı zamanda da potansiyeli güçlü bir gübredir de. Fakat ineklerin birer metaya dönüştüğü devasa fabrikalarda yedikleri yiyecekler de kimyasal karışımlı olur. Bu yiyecekler her ne kadar yerken hayvanı rahatsız etmese de iş boşaltıma geldiği zaman hayvan bu defa çok faydasız bir kaka yapar ve sanki bu kakalar çok faydalıymış gibi yeniden toprakla buluşturulur. Fakat özgür bir ineğin kakası gibi potansiyeli yüksek bir gübre olmaz ve sadece ortalığa kötü koku yayar. Normalde bir ineğin kakası böylesine değerliyken dünya için, bizler lekeli ellerimizle durumu tam tersine çeviriyoruz. Ah şu bitmeyen vahşiliğimiz!
Resim Kaynağı: https://en.wikipedia.org/wiki/Cow_dung |
Baştan sona kadar okuduysanız insan olan hayvanlar hariç, geçmişten günümüze kadar gelen birçok hayvanın süreklilik sağladığı ve dünyayı yaşanabilir kılmaya devam ettiği bir oluşumdan bahsettiğimi anlamışsınızdır. Kaka ile ormanlar var oldu. Mikroskobik canlılar beslendi. Sadece insan olmayan hayvanlar değil aynı zaman da bizler de karnımızı doyurduk. İşte bu yüzden kakayı sadece tiksinç bir şey olarak görmek sığ bir bakış açısı olmaktadır. Çünkü bugün hala bizler hayvanların kakalarına muhtacız!
KAYNAKLAR:
https://www.theatlantic.com/science/archive/2015/11/how-the-poop-of-giant-animal-species-kept-the-world-healthy/413608/
http://www.bbc.com/earth/story/20160711-five-surprising-uses-of-poo
https://www.elephantsforafrica.org/elephant-facts/
https://en.wikipedia.org/wiki/Cow_dung
https://www.instagram.com/p/CD1dTAYpbOL/
Yorumlar
Yorum Gönder